Artık oldukça sık duyduğumuz bir sorun haline gelen insülin direnci başta şeker hastalığı(diyabet), karaciğer yağlanması, gut gibi bazı hastalıkların oluşmasına neden olmaktadır. Yanlış beslenmenin ve hareketsizliğin tetiklediği insülin direnci, hızla kilo almaya ve diyete rağmen kilo verememeye neden oluyor. Bugün toplumda neredeyse her iki kişiden birinde bu hastalığın bulunduğu belirtiliyor
Pankreastan salgılanan insülin hormonu kan şekerinin dengelenmesi ile hücre ve dokuların şekeri kullanmasında anahtar rol oynar. Yemeğimizi yedikten kısa bir süre sonra gıdalar bağırsaklarda parçalanarak şeker parçalarına dönüştürülür, emilimi sonrasında da kana ulaşır. Kandaki şekerin kas, karaciğer, beyin ve yağ dokusunda enerji yapımında kullanılabilmesi için insülin hormonuna ihtiyaç vardır. Kanda insülin hormonu fazlalaştıkça yağlanma, kilo alma kolaylaşmaktadır. Kanda miktarı çok artan insülin hormunu kan şekerini çok hızlı ve çok fazla düşürerek açlık hissine yol açmaktadır. Bu nedenle şekerli ve unlu gıdaların tüketiminden kısa bir süre sonra yeniden acıkma söz konusu olmaktadır.
İnsülin hormonunun kanda devamlı olarak yüksek seyretmesi; hücre duvarındaki insülin reseptörlerinin insülin e karşı direnç göstermesine ve insülin e yanıt vermemeye başlamasına neden olmaktadır. İnsülin direnci olarak tanımladığımız bu duvar, kandaki şekerin kas ve yağ hücresine girmesini önler. Daha basit bir anlamda vücutta yağların yakılması için soba görevi gören hücrelere insülin tarafından odunlar (glikoz) atılamaz ve sonuçta yanamayan glikoz yağ olarak depolanmaya başlar. Sonuçta kanda insülin hormonu biriktikçe bu duvarda kalınlaşır. Bu fonksiyonel duvarı aşmak için pankreas daha fazla insülin salgılamak zorunda kalır ve bu kısır döngü sonucunda pankreas bezi fazla yorularak insülin direnci, insülin yetmezliğine dönüşür. Bunun daha ileri dönemlerinde ise şeker hastalığı (diyabet) gelişme riski artar.