Sağlıklı Yaşamın Sırrı: D Vitamini?
D vitamini yağda eriyen bir vitamindir, diyetle alınan kalsiyum ve fosforun bağırsaklardan emilmesini sağlayarak kalsiyum-fosfor dengesi oluşturur, kemik ve kasların sağlığı için gereklidir, kemik erimesine yol açan bir hormon olan PTH’ın (paratiroid hormon) salgılanmasını önler, bağışıklık sistemine olumlu etkiler sağlar, hipertansiyon, kalp hastalıkları, bazı kanser ve otoimmün hastalıklara karşı koruyucudur. İşte yeterli düzeyde D vitaminine sahipsek buların hepsinden faydalanabiliyoruz.
Ancak bazı durumlar bizlerin yeterli düzeyde D vitaminine sahip olmasına engel oluşturabiliyor. Bunlar neler mi?… İnsan vücudunda bulunan D vitamininin yaklaşık % 90’ı güneş ışınları sayesinde derinin en derin tabakalarında sentezlenerek sağlanır. Eğer güneş ışınlarından yeteri kadar istifade edemiyorsanız D vitamini yetersizliğinin gelişmesi beklenen bir sonuçtur. Aynı zamanda gıdalarla yetersiz D vitamini alımı, D vitamininin bağırsaktan yetersiz emilimi, bazı ilaçlar ve hastalıklarda yetersizliğe neden olabilmektedir. Örneğin karaciğer ve böbrekte, deriye gelen güneş ışını ile oluşan veya gıdalar yoluyla aldığımız D vitaminini etkin hale dönüştüren enzimler bulunmaktadır. Kronik karaciğer veya kronik böbrek hastalığı olan kişilerde, bu enzimler yeterli miktarda bulunmadığından, D vitamini etkin hale dönüşememekte ve eksiklik ortaya çıkmaktadır. Çölyak hastalığı, Crohn hastalığı ve kistik fibrozis gibi hastalıklarda da bağırsaktan D vitamini emilimi engellenir. Mide veya bağırsakların bir kısmının çıkarıldığı veya aşırı şişmanlık tedavisinde uygulanan gastrik- bypass ameliyatları sonrasında da D vitamini eksikliği görülebilir. D vitamini eksikliği insülin salgısını azaltarak tip 2 diyabet riskini arttırabilmektedir. D vitamini almanın ideal yolu güneşlenmektir. Güneş ışınları vücutta D vitaminini sentezini hızlandırır. Deride yeterli D vitamini oluşumu için ( saat 10:00 ile 15:00 arası hariç, çünkü bu saatler arasındaki güneş ışınları kanserojendir) yüz, eller, kollar ve bacakların güneş koruyucu sürülmeden 15-20 dakika gün ışığına maruz bırakılması D vitamini sentezi için yeterli olmaktadır. Besinlerden ise tam yağlı süt, yoğurt, peynir, yumurta, balıklar, yeşil mercimek ve nohut D vitamini kaynağıdır. Ancak unutulmamalıdır ki bizler D vitamini gereksinmemizin yaklaşık %10’nu besinlerden sağlayabiliyoruz. Besinlerden aldığımız D vitaminin kullanılabilmesi içinde yağsız bir beslenme şeklinden uzak durmalıyız çünkü bu vitamin yağda eriyen bir vitamindir. Kısacası D vitamini eksikliğini önlemek için yeterli sürede güneşlenme ve D vitamini içeren gıdaların tüketimi önemlidir. Önemli bir husus da yaşlanma ile deri inceldiğinden D vitamini oluşturma yeteneği de azalır. Yaşlılarda gıda alımı normal olsa bile, bağırsaklardan D vitamini emilimi azalmıştır. Yaşlıların D vitamini seviyelerinin düzenli takip edilmesi önemlidir. İster çocuklarda, ister yetişkinlerde isterse yaşlılarda olsun D vitamini eksikliğinde takviye almak gerekebilir. Ancak alınan takviyelerin doz ve sürelerinin iyi ayarlanması gerekir. Çünkü D vitaminini aşırı kullanan kişilerde kanda kalsiyum düzeyinin arttığı, kalp ve böbreklerde kireçlenme oluştuğu bir gerçektir. Gereksiz dozda D vitamini takviyeleri denilen bir tablo yaratabilir. Bu durumda kan kalsiyumu yükselir (hiperkalsemi) ve buna bağlı sağlık sorunları ortaya çıkabilir. Gözden kaçırmamız gereken bir nokta ise D vitamini eksikliğinin tedavisinde günlük kalsiyum alımının da yeterli olması gerekmektedir. Benim önerim güneş ışıklarının uygun olduğu saatlerde güneşlenmek, D vitamininden zengin besinleri günlük hayata eklemek, varsa eksilik D vitamini takviyelerini uygun doz ve sürelerde kullanmak, D vitaminin bize sunduğu sağlık iksirlerinden faydalanmak için yeterli olacaktır.