Çağımızın en önemli sağlık sorunlarından biri olan şişmanlık (obezite) gün geçtikçe artmakta, büyük bir salgın haline dönüşmektedir. Hal böyle olunca da konu üstüne türlü türlü diyetler çıkmakta ve bu diyetler belli bir popülarite oluşturmaktadır. Her geçen gün doğru veya yanlış bilgi ve yöntemlerin yazılı ve görsel medya aracılığıyla topluma ulaştırılması bu diyetleri popüler hale getirmektedir. Saymakla bitiremeyeceğimiz bu diyetler toplum tarafından rağbet görmekte ve sıklıkla kullanılmaktadır. Ancak konu o kadar vahim hale gelmiş durumda ki karşılaştığım herkes bu diyetlerden muhakkak birini denemiş ya da deniyor durumda. Sağlık uzmanlarının yazılı ya da görsel medyada bu konular üzerinde sürekli uyarılarda bulunuyor olması ise sanki hiç işe yaramamış gibi duruyor. Popüler olan bu diyetleri yaşam boyu sürdürenler bile var. Bu kişiler zihinsel, ruhsal ve bedensel sağlıklarını tehlikeye attıklarının nerdeyse farkında bile değiller. Yaşadığım üzüntü ve rahatsızlıktan dolayı bu yazıyı bende popüler diyetler üzerine oluşturdum.
Değişen beslenme alışkanlıkları ve yaşam şekli güzel görünümü “sıfır beden” gibi ölçülere indirerek, bireyleri sağlıksız zayıflama diyetlerini uygulamaya itmekte ve bu durum pek çok sağlık sorunlarının gelişimine neden olmaktadır. Sağlıksız zayıflama diyetleri genellikle vücuda düşük enerji alınmasını sağlamakta ancak vücudun ihtiyacı olan karbonhidrat, protein, yağ, vitamin ve mineraller gibi besin öğelerini yeterli ve dengeli bir şekilde karşılayamamaktadır. Bu durumda bireylerde çeşitli sağlık sorunlarının gelişimine zemin hazırlamaktadır. Kısa sürede hızlı kilo vermeyi vaat eden tüm popüler diyetlerde vurgulanması gereken nokta verilen kiloların yağ değil kas kütlesinden olduğu gerçeğidir. Haftalık kilo kaybı 2 – 3 kg.’a çıktığı zaman, kaybedilen ağırlık büyük oranda kas kütlesinden olmaktadır. Bazal metabolik hız vücudumuzdaki yağ ve yağsız doku ile orantılıdır. Vücutta ne kadar çok kas dokusu varsa metabolik hız da o kadar yüksek olur. Yani yağ yakma kapasitesi o kadar iyi haldedir demektir. Kas kütlesi azaldıkça ise bazal metabolizma hızı düşer, yağ yakma kapasitesi azalır. Ayrıca yoğun kas kabıyla sonuçlanan zayıflamalarda sarkmalar ve deformasyonlar oldukça fazla olur.
Popüler diyetler sanılanın aksine metabolizmada telafi edilemeyecek yavaşlamalara neden olduğu için sorunu çözmek yerine daha da çözümsüz hale getirmektedir. Söz konuşu yavaşlama diyet sonrasında daha süratli kilo almaya neden olmaktadır.
Özellikle çok düşük karbonhidratlı ketojenik diyetler su ve elektrolit dengesinde bozukluk, kalsiyum ve sodyum atımında artış, hiperlipidemi ve gut gibi hastalık risklerini arttırmaktadır. Düşük yağ içeriğine sahip popüler diyetlerde yağda eriyen vitaminlerin gerektiği gibi emilememesi sonucunda vitamin eksiklikleri yanında kabızlık da gelişebilmektedir. Gözden kaçırılmaması gereken bir nokta da, çok düşük yağ içerikli diyetlerle yeterli yağ alamayan vücudun kendi kendine yağ yapımına girişmesidir. Büyüme gelişmenin en hızlı olduğu ergenlik döneminde bu tarz diyetlerin yapılması büyüme gelişmenin durmasına ve ritim bozukluklarına neden olabilmektedir. Yüksek protein içeriğine sahip popüler diyetlerde de alınan fazla protein idrarla atılan kalsiyum miktarını arttırmakta böylelikle kemik yoğunluğunu azaltmaktadır.
Hızla kilo verilen tüm popüler diyetlerde kadınlarda hormonal dengenin bozulmasıyla adet düzeninde de sorunlar yaşanabilmektedir. Yılda 3-4 kez adet olabilme hatta bir daha hiç adet olamamaya kadar gidebilir sonuçlar. Burada problem sadece adet düzensizliği ile sınırlı kalmamakta, bunun yanında hamile kalamamak da söz konusu olabilmektedir.
Bilinçsizce yapılan popüler diyetlerin aslında ‘’faturası çok ağır’ ve yukarıda saydığımız sağlık sorunlarına daha ilave edebileceklerimiz var. Bunlar neler mi; baş ağrısı, konsantrasyon bozukluğu, uyuşukluk, yorgunluk, kalp ritminde bozukluk, tansiyon düşüklüğü, adet düzensizlikleri, kabızlık, kansızlık, ciltte kuruluk, saç dökülmesi , büyüme gelişme geriliği, osteoporoz riski, kanda ürik asit miktarı ve yağ miktarında artış, kemik mineralizasyonunda bozukluklar, depresyon, safra taşları, böbrek hastalıkları, bulantı kusma, baş dönmeleri, soğuk intoleransı.. İşte bunlar bu diyetlerle başımıza gelebilecek tehlikelerin başlıcaları. Elbette ki şişmanlık çok büyük bir sorun ve kilo vermenin sayısız faydaları var ancak yapılan diyetler bitarafı yaparken diğer tarafı yok edecek nitelikte olmamalıdır.
Zayıflama diyetleri yapılırken bireyin yaşı, beden yapısı, boy uzunluğu, cinsiyeti, mesleği, mevcut hastalıkları, bireyin beslenme alışkanlıkları, yaşam şekli, aktivite düzeyi gibi faktörler göz önünde bulundurularak kişiye özgü olmalıdır. Karbonhidrat, protein, yağ oranları ayarlanmış, vitamin ve mineral açısından dengeli, sıvı alımı yeterli, aktivite ile desteklenen diyetlerle kilo vermek birçok hastalık riskini azalmakta aynı zamanda da beslenmeye ait olması gereken davranış değişikliğini sağlamaktadır. Aksi takdirde zayıflayan sadece sağlığınız olacaktır.